Pazartesi, Nisan 30

obur asık suratlı güzellik :D

EE ben daha ne diyeyimm?
Ben o kadar asık suratla oturayım bütün gece..
Önüme gelen her boku yiyeyim hatta o kadar yiyip içeyim ki midemi üşeteyim..
4 saat boyunca tek kahkaha atmayayım hemde bilerek.
İsteyeyim ki anlasın benden cacık olmayacağını..

Sonuç?
Bugün gelen Orkide..
geçmiş olsun obur asık suratlı güzellik

cidden yarım saat güldüm sanırım.
O nedemek laaaaan obur güzellik ne uleeeeennnnn? Ama itiraf ediyorum gayet açık sözlü takılmış.Kendisini tebrik ettim.Çiçeğide geri gönderdim tabiiki.Ama beni güldürdüğü için benden bir aferim aldı orasını bilmiyor :)

cambaz ( obur güzellik)

Pazar, Nisan 29

rüyalar...

Yazmayınca böyle herşey birikiyor yaz yaz bitmez artık.
Aynı günde iki post atmak çok eskilerde kalmıştı oysa benim için..

Aylardır hayır tanımak tanışmak istemiyorum aman yaaaa diye diye ertelediğim bir görücü usulu tanıştırılma yemeğindeydim dün gece.
Canımın en sıkkın olduğu günde evet demiştim ki benim dipte halimi görüpte sonra görüşelim diye tutturmasın.( canımın neden sıkkın olduğunu bir sonraki yazımda anlatacağım)
Bütün gece suratım bildiğiniz duvar.Her sorulana evet -hayır -cık gibi yanıtlar verdim.Yemekte bir çift arkadaşım ve müstakbel beyefendi vardı.Ve biz Vietnam yemekleri yapan yerdeydik..Aman Allahım bütün gece kan kusturdum desem az kalır.
Konuşmadım sadece yemek yedim.Her haltı denedim.veee sonuç hüsran:)
Gece eve geldim saat 00:30 gibi.İçeri girdim başladım klazote aşkımı ilan etmeye.Evvet mide bulandırıcıyım ama banyoda kusmadığım yer kalmadı.Allahım nasıl birşey ise konuşamıyorum resmen..Annem soruyor kızım ne oldu diye ben birşey diyecek oluyorum böğğğğ.
Off offf sırf laf olsun diye her güzel görüneni yersen böyle olur işte.
Eminim çocuk benim hakkımda neler neler ve neler düşünmüyordur.Yani o kadar yokumdur ki onun için birşey düşünemiyordur:D
Neyse bu geceyi böyle atlattık diyip kendime biraz gelince zorla uyuttum kendimi...
....Uyudum ...Uyudum...

Hay uyumaz olaydım..
Rüyamda yine bu yaşımdayım..Yine kurbağa ile ayrıyız..Ben yine istanbulda ailem Egede..
Kardeşim yine evli kocası yine görev icabı yok.
Kocasının aileside egede..
Ve bu yaşımda babam yaşıyor.Yaşlanmış halini gördüm ilk defa..İlk defa 49 yaşında hasta hali yoktu.
Karşımda çok sağlıklı 65 yaşlarındaki babam vardı.
Ve benim hem babamı doktora hemde kardeşimi kayınvalidesine götürmem gerekiyordu.Birde beyaz bir arabam vardı:D
Birden kurbağa cıkıyor ortaya ben babanı doktora götürürüm sen kardeşinle git diyor.
Ya biz ayrıyız sen nerden çıktın diyorum.O esnada babam geliyor diyorkş biz kurbağa ile gideriz.ve onlar gidiyor.
Bir sonraki sahnede ikisi rakı masasında bir kahkaha bir eğlence bir muhabbet.
Ya baba bu adamı göndersene biz ayrıldık ya diyorumm.Babam ne dese beğenirsiniz sen git dayınlarda kal o senin odanda kalacak diyor.Ve kurbağa babamın koluna giriyor.Yürüyerek meyhaneden çıkıyorlar..

Sabah uyandığımda beynim uyuşmuş uyandım..Allahım bu ne demek oluyor..Biri şu rüyayı bi açıklasın gözünüzü seveyim :S:S

cambaz

ve sonunda..

Her şey bundan 4 yıl önce yani sanırım hastalığımı kötü bir tesadüf eseri öğrenmem ile başladı.
Bildiğiniz lösemi teşhisi konmuştu ama türü değişikti yavaş ilerliyordu vs vs.
Sevgilimden yeni ayrılmanın yanında hayatımda çok garip bir deneyim yaşadığım günlerdi.
Önceleri anlamadım hastalığın ciddiyetini alkolü sigarayı bırakmadım bir tuhaftım anlayacağınız.
Beni sürekli okuyanlar hatırlar.
Çok gayret ettim çok çabaladım..Üstelik de yalnızdım.Ailem bilmiyordu söyleyemezdim..
Arkadaşlarımdan sadece ikisi konuyu en ince ayrıntılarına kadar biliyordu.
Düzeldim öyle yada böyle sağlığıma kavuştum.Herşey normale döndü sevgilimle yollarımız yine kesişti..
Hayat yine çok güzeldi..

Aradan 4 yıl geçti..
Yine ayrıldık..
Ve bu defa kanser başka bir yerimde çıkıverdi aniden..
Tedaviler..İğneler hatta bir de ameliyat..
Kötülere birşey olmaz derler ya aynen öyle ben yine düzeldim bir ay önce..
Evet bir yıl boyunca testler sürecek ama artık iyiyim..

Bütün bunlar yaşanırken ben kanserli hastalar özellikle çocuklar için birşeyler yapmalıydım.Önce bir hastanin yapılması için bazı hayırseverleri topladım.( bu arada bu blogda hiç bir detay özel isim vermiyorum bana ayrıntılı birşey sormak isterseniz mesaj atın)
O hastahane uzun süre prosedürlere takıldı açılamadı 4 yıl oldu.Ve birden hoop mucizeler gerçek oldu hastahane açıldı.
Bu defa bir vakıf açtık hastahane için.Özellikle fakir çocukların tedavileri gerekli olan parayı ayarlayabilmek ve kolay donöt bulabilmek için.
Ve ben o vakıfı Zürihte bir vakıfla eş yapabilmek ve dünyadaki olanaklarından faydalanabilmek için başladım çalışmaya..
Önce para gerekti vakıfıb kendine yetecek parasını ispatlayabilmem gerekti.kaç kapı çaldım kaç kişi ile görüştüm bilmiyorum.En son hiç olmayacak birine ki hepiniz tanıyorsunuz yalvardım resmen..ve oldu..Paranın meblağı çok yükseti bu sebeple parayı işlemler bitene kadar vakıfın hesabında kendi adıma koruma altında tutacak ve işlemler bittiğinde parayı ünlü iş adamımıza geri verecektim.
Her şey beklemediğim kadar hızlı gerçekleşti.
Zürihe gittim bir günde onaylandı finans tabloları.Ve bu hafta heyet incelemeler için geldi.

Resmi belgeleri hala görmedim ama gelen yetkililer çok iyi iş çıkarmışsın dediklerinde bütün makyajım çoktan yanaklarıma inmişti.

ve ben yine yalnızdım..
Bu defa mütevazi olamayacağım..
Ben bu defa cidden çok güzel en bi güzel bir delilik yaptım.

Yanımda olmaya çalışan bana inanan en heyecanlı anımda bana 'Sike sike yapacaksın' mesajı atan kurbağaya buradan teşekkür etmek istiyorum.

oh be yazdım sonunda:)

Cambaz




Cuma, Nisan 27

sevmekten ne zaman vazgeçtim?

sevmekten ne zaman vazgeçtim?


kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.

canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.

bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.

gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.

her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.

düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.

ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.

sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.

tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.

bencil olduğun için vazgeçtim.

bunlardan sadece bir tanesi senden vazgecmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi. 

ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım. 
bu yüzden ben de senden vazgeçtim.

Frida Kahlo

ve sonunda beynimde dolaşan ama bir türlü harflere dökemediklerim..

cambaz

Çarşamba, Nisan 25

30 a kaldı 28:)

Neler oluyor hayatta?:)
Yeni kararlarım var daha doğrusu geç farkına varılan hatalarım var..
Ne kadar erken dönersem o kadar kar kalacak yanıma yeni fark ediyorum..
Dernek-lösev işlerini bir türlü yazamadım ama bugün yazacağım kendime söz verdim.
Ama diğer taraftan olanlara inanamayacaksınız...
30 uma 28 gün kaldı:)

sevgiler

cambaz

Salı, Nisan 24

HİÇ

Hiç, bir insanı unutmak,
bir insandan vazgeçmek,
bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda
kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi,
hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,
her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip
ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek,
ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana,
ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi
sen hala bu kadar sevgili iken?
Özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemiğini yakarcasına özlemek…
çok kötü değil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu işitememek,
artik sonunun “Pi” hali değil mi? Biliyorsun değil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayıştır o,
kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak
belki bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşünmek,
belki şu an arkamda yürüyen insanların içinde bir yerde demek,
belki şu an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yaşamak,
Ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insanı farketmeden.
Sen de biliyorsun değil mi bunları?
Bir sinema koltuğunda sen de iki kişi gibi oturdun mu hiç?
Hiç iki kişi gibi zevk aldın mı bir konserden yalnız başına?
Güzel bir kafe keşfettiğinde,
güzel bir film seyrettiğinde,
güzel bir şarkı dinlediğinde,
güzellikleri oranında eksik kaldıklarını hissettin mi
paylaşamadığın için onunla.
Bir barın kalabalığında hiç yarım vücudunla sallandın mı ortada?
Hiç iki kişilik beyninle yarım insan olabildin mi?
Baktığında aynana sadece yüzünün bir yarısını gördüğün
oldu mu hiç?
Sana hayatındaki en büyük yoksunluğu yaşatandan
nefret edemediğin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu, bacağını kesen bir insanın yüzüne
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar
oldu mu hiç?
Hayatta inandığın bütün değerlerini altüst eden birisine
aşk şiirleri yazabildin mi?
Onu içinde korumanın seni yok etmek olduğu zamanlara
feda oldun mu hiç?
İçinde ağlayan çocuğa umut şarkıları söyleyemediğin,
özlemini,
susuzluğunu,
açlığını gideremediğin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasını gördüğün,
ama merhem olamadığın zamanlar.
Gücünün,
hani o tanrısal gücünün,
bir çocuğun ağlamasını susturamayacak kadar olduğunu
gördüğün zamanlar
oldu mu hiç?

Hiiiiiiiç…

Hiiç…

hiç…

bir hiç…

CAN DÜNDAR

Pazartesi, Nisan 16

16 nisanın anısına..

Böyle alıntılarıda hiç mi hiç sevmem tavuk suyuna çorba hikayelerini hele.Ama okuduğumda saçma bir şekilde öyle ağladım ki buraya koymadan edemedim..


Evli olsan da olmasanda bunu okumalısın......
Bu akşam eve geldiğimde Eşim Akşam yemeğini servis ediyordu. Elini tuttum ve ona söyliyeceğim şeyler olduğunu söyledim. Masaya oturdu ve sessizce yemeği yemeye başladı. Ve yine Gözlerinde o korkuy...u gördüm.

Bir an da kasıldım ağzımı acamıyordum ama düşüncelerimi söylemem lazımdı. Ben boşanmak istiyorum. Sinirlenmedi Sözlerime karşılık vermedi, sadece sebebini sordu.

Bir cevap veremedim ve buna çok sinirlendi elinde ki Çatal Bıcakları fırlattı. Bana bağırdı ve Adam olmadığımı söyledi. Bu akşam tek kelime konuşmadık. Eşim bütün Gece ağladı. Farkındaydım Evliliğimiz ne olacağını merak ediyordu, ama onu tatmin edecek birşey söyliyemiyecektim. Ben jane'e aşık oldum, eşimi sevmiyorum artık.

Bu vicdan azabıyla bir Evlilik sözleşmesi hazırladım, Evi, Arabayı ve Şirkettin 30% ona vercektim. Sözleşmeye kısa bir süre baktı ve yırttı. 10 yıl hayatımı paylaştığım bu Kadın bana yabancı olmuştu. Onun harcadığı zamana ve enerjiye üzülüyordum, ama geri dönemezdim, Jane'e çok aşık olmuştum. Sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, bu benim beklediğim bir tepkiydi. onun ağlaması benim hafiflememe sebep olmuştu. Bir süredir aklımdan geçiriyordum boşanmayı, bu fikir bende saplantı haline gelmişti ve şimdi bu duyguyu daha da güclü hissediyordum ve doğru karardı.

Bir sonra ki akşam eve geç gelmiştim ve Eşimi Masada yazı yazarken gördüm. Çok uykum vardı ve Akşam yemeğini yemeden uyumaya gittim. Jane ile geçirdiğim o kadar saat beni yormuştu. Bir ara uyandım ve onu hala yazı yazarken gördüm Masa da. Ama bu benim Umrumda değildi ve başımı cevirip uyumaya devam ettim. .

Ertesi sabah bana Şartlarını yazı halinde sundu. Benden hiç birşey istemiyordu, sadece boşanmamızı ilan etmek için 1 ay müsade istedi ve bu zamanda normal bir Aile gibi davranmamızı istedi. Bunun sebebi Oğlumuzun 1 ay sonra Sınavların olması ve bu dönemde ona bu yükü bindirmemekti. Bu kabul edilebilinir. Birşey daha vardı, benden onu Evlilik Gecesinde onu kapıdan içeriye nasıl taşıdığımı hatırlamaktı, ve 1 ay boyunca her sabah onu Yatak odasında Kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı yediğini düşündüm, ama son günlerimizin iyi gecmesi acısından, kabul ettim.

Sonra bu şartlardan Jane bahsettim, yüksek ses ile gülüp bunun çok sacma olduğunu ve eninde sonunda Boşanmayı kabul etmek zorunda kalacağını söyledi.

Eşimle boşanma konusunu açtığımdan beri Fiziksel temasda bulunmadık. Bu sebepten ilk gün onu kucağıma alıp kapıya götürdüğümde tuaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz arkamızda duruyordu ve alkış yapmaya başladı 'Babam Annemi kucağında taşıyor' bu onu çok sevindirmişti, Sözleri canımı acıtmıştı... Yatak odasından Evin Kapısına kadar 10 metre taşıdım. Eşim gözlerini kapatı ve kulağıma'Oğlumuza boşanmamızdan bahsettme' diye fisildadı. Bende başımı öne eğerek tamam dedim, ve içime bir üzüntü çöktü. kapı önünde onu bıraktım Eşim Otobüs durağına gitti ve onu İşe götürecek olan Otobüsü bekledi. Bende tek başıma Ofise gittim.

2. gün bu oyunu oynamak bize daha kolay gelmişti. eşim başını Göğüsüme yasladı, ve onun kokusunu duydum. Birden Eşime uzun süredir bakmadığımı anladım. Ve onun Evlendiğim zama ki kadar Genc olmadığını farkettim. Yüzünde hafif cizgiler oluşmuş saclarına ak düşmüştü. Gecen yıllar öylesine yanından geçmemişt, O an kendime ona bununla neler yaptığımı sordum.

4. Gün onu kucağıma aldığımda bir güven duygusu yaşadım. Bu bana Hayatının 10 yılını Hediye eden Kadın.

5. gün bu güven duygusu daha da büyümüştü. bundan Jane bahsettmedim. Günler geçtikce onu taşımak daha da kolaylaşmıştı, belki de bu sayede yaptığım antreman dan dolayı dı bu.

Bir Sabah onu ne giyeceğini düşünürken izledim. İsyan ederk her gün kıyafetlerin biraz daha bol geliğini söyledi. Birden onun ne kadar süzüldüğünü ve kilo verdiğini farkettim. Demek ki onu her sabah daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Birden yüzüme yumruk gibi vurdu. Bu kadar Acıyı ve Üzüntüyü Kalbinde taşıyordu. farkında olmadan başını okşadım. O an Oğlumuz da geldi ve ' Baba Annemi taşıman lazım ' dedi. Bu hayatımzın bir parcası olmuştu, Babasının Annesini odadan Kapıya taşıması. Eşim Oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Ben başımı cevirdim, son anda kararımdan vazgecmek istemiyordum. Onu kucağıma aldım ve Yatak odasından Kapıya kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı Evlendiğimiz gün gibi.

Artık Huzursuzlanmıştım bu kadar kilo vermesinden. Son Gün onu kuçağım da taşıdığımda hareket etmedim. Oğlumuz okuldaydı ve Eşime Hayatımızda ki yakınlığın ne kadar eksildiğini söyledim. Ofise gittim arabadan fırladım kapıyı kilitlemeden bunun için zaman yoktu. Her anın kararımı değiştirmesinden korkuyordum ve Merdiven den yukarı koştum, yukarı varınca Jane kapıyı actı. Ona Karımdan boşanmayacağimi söyledim.

Şaşkın bir ifadeyle elini anlıma koydu ve ' Senin ateşin mi var' diye sordu. Üzgünüm Jane ama ben artık boşanmak istemiyorum dedim. Evliliğimizin renksiz kalması sevgi eksikliğinden değil, birbirimizin değerini unuttuğumuzdan dı. Şimdi aklıma geldi ki, ona Evlendiğimiz Gün kapıdan içeri taşıyınca ömrümün sonuna kadar Sadakat yemini verdiğimi........ Jane olayı anlayınca yüzüme bir tokat attı ve kapıyı kapatarak ağlamaya başladı. Hemen aşağa koşup ilk Çicekciye gidip Eşime bir Buket çicek aldım, üzerinde ki Karta da'''Seni her Sabah hayatımın sonuna kadar taşıyacağim'''' .

Eve vardığımda yüzümü bir gülümseme kapladı, elimde Çiceklerle yatak odasına gittim ve Eşimi yatağın üstünde Ölü buldum. Eşim aylardır Kanser ile savaşıyordu ve ben Jane ile ilgilenmekten bunu farketmemiştim. Fazla yaşamayacağını bildiği için, beni Oğlumun bana negativ tutumundan korumaya çalışmıştı . En azından Oğlumun gözünde iyi bir Eş olarak kalmamı istemişti.

İlişkide ki küçük şeylerdir önemli olan. Villalar, arabalar çok paralar değil . bunlar hayatı kolaylaştırır ama asla Mutluluğun temeli olamazlar.

İlişkine zaman ayır ve ilişkinin güven ve huzur anlamına gelecek şeylere meşgul ol.

Mutlu bir beraberlik yaşa...

:(

Haftasonu hiç ben olmayan bir iş yaptım:(
Çok üzüldüm cidden nasıl bunu yaptım diye çok ağladım..
keşke beni sustursaydın kurbağa..
keşke bana siktirgit deseydin de ben kendimi bu kadar kötü hissetmeseydim..

Özürdilerim gerçektern özürdilerimmm

cambaz

Perşembe, Nisan 12

yepisyeni heyecan..

Size yazmadım..
Ben mükemmel bir işe kalkıştım..
Kanserli çocuklar için bir vakıf .Ama dünya standartlarında olmadan hayata geçemeyecek çünkü kurulum amacının çok çok özel olduğu bir vakıf.

Uzun uzun anlatacağım bunuda.
Düşündükçe öyle heyecanlanıyorum ki oturduğum yerde el çırpmaya başlıyorum şapşalca:)

herşey güzel olsun lütfen lütfen lütfen...

cambaz

vazgeçiyorum..

Benim ne özleyecek ne daha fazla tek başıma bekleyecek halim kalmadı artık..
Bu sayfada daha fazla benden onun adını ona olan sevgimi dinlemeyeceksiniz..
Yoruldum fazlasıyla ziyadesiyle yoruldum..
Ben pes ediyorum vazgeçiyorum..

cambaz

Çarşamba, Nisan 11

inat..



Leyla nın defterini okuyorum parça parça sindire sindire..
Bütün hayatını..Bütün aşkını..Bütün eksikliklerini ve fazlalıklarını..

Bir bilim kadını olmanın ötesinde ateşli bir aşık ve bir anne olmasının bir arada oluşunu okuyorum parça parça..
Kadın ve aşık olmanın dayanılmaz yoruculuğunu..

Evlenme teklifini hemde 40 sene önce kocasına kendisinin yaptığı yıllardaki inatçı aşkına gıbtayla bakıyorum.
Erkanım doktorum evlenme teklifi karşısında kayıtsız kalmış önce.Düşünmem gerek demiş hemde 5 senedir birliktelermiş.ve Erkan Hocam 30 yaşında bir uzman doktorken Leylam daha 23 yaşındaymış.Hiç yılmamış 1,5 ay beklemiş.Erkanım doktorum 1,5 ay sonra senden daha çok kimseyi sevemeyeceğim senden daha çok kimse beni anlamayacak ve kimse beni çekmeyecek senden daha çok, peki evlenelim demiş.
Arkadaşlarından başka kimsenin olmadığı bir kış günü karın altındaki bir Ankara akşamında evlenivermişler.Aileleri 3-4 ay sonra öğrenmiş:)

Hatalarını öyle güzel yazmışki Leylam.Öyle egosuz öyle içten..Erkandan hep daha fazla aşık olduğunu ve bunu bile bile evliliğinden hiç pişman olmadığını..

Daha anlatacak çok şey var ..
Ama öyle enteresan birşey varki her sayfanın altında sanki bu defteri birinin okuyacağını bilir gibi notlar düşmüş.

Geçtiğimiz hafta uzun zamandır hayır dediğim bir yemek teklifine evet dedim çünkü hayır dememi isteyen kimse yoktu artık hissediyordum.Ofiste oturmuş bekliyordum bir yandan da defteri okuyordum.Okuduğum son sayfanın en altında ''inat uğruna yaptığım herşey gelip beni dahada öldürdü 29 yaşındayım ve artık inatlaşmamayı öğrenmeliyim'' yazıyordu.
Tahmin etmeye çalışmayın yemeğe gitmedim yine.



cambaz ,

Perşembe, Nisan 5

dayanamadık..

Çok yorulduğumu hissetim dün tanımadığım bir ülkenin havalimanında beklerken.
Bu yorgunluğumun sebebi son 5 aydır yaşadığım herşey miydi yoksa kendi yarattığım belirsizlik miydi onu düşündüm.
Defalarca kendime ne yaptığımı sordum cevabı biliyor olmama rağmen.
O kadar basitti ki aslında herşey.Ben onu istiyordum o ne istediğini bilmiyordu.
Hastalıklar, yeni değiştirilmiş iş hiç bir şey beni yorgun edecek şeyler değildi.Hep güçlüydüm her konuda hep de öyle olacağım.
Ama onunla ilgili gücümü kullanmayı hiç istemedim.
Onun yanında uyandığımda zaten güçlüydüm..
Ve sonra ayrıldık..
Beni sevmediği için pardon pardon yeteri kadar sevmediği için ayrıldık..
ve 4. gün başladı mesajlar..Kuyruğumu kıstırıp gelmem uzak değiller başladı önce.
Sonra benim kadar kimseyi sevmediğini söyleyerek körkütük ağladı karşımda..
Sonra zaman geçti biz görüşmeyi hiç kesmedik..Benim hastalığımda hiç olmadığı kadar ilgiliydi.Üzüntüsü halinden tavırlarından öyle belliydi ki karşımdaki küçük çocuğu alıp sonsuza kadar ona sarılmış olarak kalmak istedim..
Olmadı..
Tenlerimiz öyle özledi ki birbirini..
Sonra ona da dayanamadık..

Gecenin bir yarısı 9 saatlik saat farkını hiç sayıp kalkıp maçlarını izleyecek kadar benim aslında O..Gece 3 -sabah 5..
Peki bizi birbirimizden iyi kimse anlamıyorsa..Biz birbirimizden başka bu kadar kimseye gülmüyorsak ..Birbirimizin yanında uyuduğumuzda sabah gülen o iki salak oluyorsak neden öldürüyoruz birbirimizi.?

Artık yoruldum sevgili,
Senin olamamaktan..
Benim olamamandan..
Biz olduğumuzu bildiğin halde bunu inkar etmenden..
Korkularından..
Korkaklığından..
Kendine ve bana haksızlık etmenden..
Hayatı bu kadar zorlaştırmandan..
Sürekli kendine dönmenden..
Yaşadığımız bu mükemmel şeyi görememenden..
Yoruldum sevgili..

Korkar oldum,
Gitmekten..
Bir sabah bitti diyip uyanmaktan..
Bir sabah başkasının yanında uyanmaktan sırf sana inat..
Herşeyi silmekten..

Cambaz..