Pazartesi, Şubat 18

ve sonunda nefesimi kesen an'lar...

Bütün blog dostlarımdan gelen yoğun istek üzerine günlerdir nefesimi kesen anları yazmaya çalışıyorum. Ama sadece yazıp silmek şerefine erişebildim. Bir türlü doğru düzgün yazıya dökemedim. Çünkü yazarsam sanki nefesimi kesen anları birdaha yaşayamayacakmışım gibi hissediyorum. Neyse çok uzatmayacağım bu defa aklıma geleni karışıkta olsa yazacağım ve bu üzerimdeki yükü atacağım. İşte nefesimin kesildiği ve bunları yaşadıkça kesileceği anlar;

Yeni bir işe, projeye başlarken,

Babamı her düşündüğümde,

Etrafımdakilerin henüz görmediği bir reklamı ilk defa izlerken,

Yüksek bir yerden aşağıya baktığımda,

İstanbul'da yaz gecesinde Boğazı izlerken,

İzmir'de yaz gecesinde ateş böceklerini ararken,

Bozcaada'ya her gittiğimde,

Minik ellerin ellerimi sıkıca tuttuğunda ve onların bana yada birbaşkasına ama mutlaka birine muhtaç olduklarını anladığımda,

Daha önce hiç gitmediğim bir yere ilk ayak bastığımda,

O'nun bana daha önce hiç fark etmediğim türdeki bakışlarını 3 yıl önce ilk yakaladığımda (O anladı:)

Duyduğum her klor kokusunda (bunun nedenini de anlayan anladı),

Her notasında aşkı hissettiğim şarkılardan birini dinlerken,

ve sabah mahmurluğumun ve sinirimin arasında O gözleri her gördüğümde..

nefesim kesildi,her defasında kesiliyor ve eminim kesilecek..