Salı, Ekim 21

mavim...

çok soğuktu hatta kar yağsa keşke de soğuk bitse dediğimiz günlerdendi..
okuldan eve koşarak geldiğim o 4-5 aydan sonuncusuna giriyormuşuz şimdi anlıyorum bunu.
her öğlen yemeğe geldiğimde büyük prensesim gelmiş diye seslenirdi içerden ,koşarak giderdim yanına..kapıdan girdiğimde yakın gözlükleri gözünde ya bulmaca çözerken bulurdum onu yada tv izlerken..gidip onun hep sevdiği gibi kocaman öperdim..
artık ayağa kalkamıyordu ama kalkamıyorum demedi hiçbir zaman ,yoruluyorum prensesim ya kalkmasamda oluyor bak sevgilim (annem) bakıyor bana diyip gülerdi..oysa nasıl içten içe kendini yediğini görmek için 30 yaşında olmaya gerek yoktu..
o öğlen yine gittim kocaman öptüm..sarıldı kocaman bana..koca cüsseli adam gitgide küçülüyordu ama bana hala kocaman geliyordu..
akşama çok güzel bir film var birlikte izleyelim yarın sınavın yoksa dedi..tamam babişkom dedim sen istersinde izlemezmiyiz hiç..yemeğimi onun yanında herzamanki gibi galatsasaray hakkındaki yorumlarımızla yedik..evden hiç çıkmak istemedim o gün hiççç..sanki çıktığımda birdaha göremeyecek kadar uzaklaşacaktı benden..
okula gittim-geldim-yemek yedik..film saati gelmişti ama babam müzeyyen senarın olduğu bir kanal bulmuş belki başka diyarlarda onu dinliyordu.annem usulca cıktı odandan morali hiç iyi değil dedi,dinledikçe ağlıyor ağladıkça dinliyor.girmeyin içeri size böyle görünmek istemeyebilir..

dinlemedim girdim..benim mavi gözlü koca devim küçük bir çocuk gibiçkırıklara boğulmuş ağlıyordu..gel buaraya dedi,usulca yatağının yanına oturdum..elimi sıkıca tuttu,küt ,cüssesine göre uzun olmayan parmakları hala o kadar güçlüydü ki sıktıkça sanki hala güçlü olduğunu hissetiriyordu bana..
seni çok seviyorum dedi,bizden hiç esirgemediği cümlelerle senide kardeşinide çok seviyorum..uzak değil ayrılığımız hissediyorum korkmuyorum ama sadece sizi çok özleyeceğim sanırım dedi..ben sulugöz çoktançkırıklarla ağlayıp konuşma neolur diyordum..çocukkende böyleydin yalama şu gözyaşalarını tuz mu eksik senin vucudunda acaba diye dalga geçti benimle..hala ikimizde ağlıyorduk..babam ellerimden gidiyordu..küçüktüm daha 16 yaşında..ve söylediklerinin hepsinin doğru olduğunu ikimizde biliyorduk..gidiyordu..o gece hiçbirşey konuşmadan okadar çok ağladıkki..iki küçük çocuk gibi..kimse girmedi odaya..ne annem ne ufaklık...
arka fonda açmam açamam derdimi hiç kimseye çalıyordu....

sabah annemin odaya apartopar girmesi ile uyandım,ufaklık çoktan okula gitmişti..o gün karneleri alıyorduk..28 ocaktı...baban dedi baban nefes alamıyor...tek hatırladığım bu ogüne dair..babamdan da kocaman tüpler geldi odaya...gözgöze geldik..sana demiştim gibi bakıyordu..
nefes almasını sağladığımızda ufaklıka beni çağırdı..ellerimizi sıkı sıkı tuttu yine,ağlamayı kesin de bana bi sigara verin artık dedi..verdik..içemedi..ama çaktırmadı..tamam üzülmeyin içmem olur biter dedi..geçecek ayağa kalkacağım ve yine balık tutmaya gideceğiz ne olur ağlamayın dedi..daha çok ağladımmm..nasıl bir korkudur o gideceğini bile bile..ve acı çektiğini bile bile o şekildellarca yaşamasını ,size bakarken kendinden bile çekinen mavi gözlerin gitmemesini istemek nasıl bir bencil sevgidir bilmiyorum..
aradan benim 1 gün gibi hissettiğim 13 gün geçti..bütün bir 9 şubat pazarı yanında oturdum ellerini tuttum artık ben sıkıyordum o küt parmaklarını,parmakların dedi benimkilerden bile daha uzun olacak..gözgöze her geldiğimizde gülümsüyordu..kocaman ılan mavi gözleri ,balığa gittiğimiz denizler gibiydi..derin-mavi-kocaman...ve mavi devim bizi terk edip gitti...
o günden beri hiç balığa gitmedim..denizden korkar oldum...maviliğinden..
o günden beri küt parmaklı güçlü elleri hep çok sevdim..
babam..küçük yaşımın büyük adamı...büyük yaşlarımın büyük özlemi..
ağladığını gördüğüm ilk erkek..mavim-hasretim-devim..

kim bu şiirlerin sahibi...

boyutsuz bi sevda bu
zamanı yok
mekanı yok
sonu ne olur dıye
hesabı yok
boyutsuz bi sevda bu
korkusu yok
türküsü yok
sen severmısın diye
sorgusu yok
boyutsuz bi sevda bu
zinciri yok
silahı yok
böyle olmalı dıye kitabı yok
boyutsuz bir sevda bu..

erkek kedi oldum sanırım %100


o kadar sıkıldım ki...

amsterdam çalışmalarından..

ani planlardan..

italya krizinden..

annemin anlayış abidesi olmasından..

bütün ailenin bana garip düşkünlüğünden,ne desem yapılmasından..

kendimden sıkıldım yaaa..neden bilmiyorum ..

halbuki ters giden bir şey yok..

haa benim için düz gitmesi herşeyin zaten en büyük terslik...

.....


dün gece birşeyi fark ettim ben kedileştim sanırım..

allahım kendimi mart ayında erkek bir kedi sanıyorum aslında sanmıyorum zorla inandırıldım buna..

efendime söyliyim ne kadar hatırlamadığım adam varsa,ne kadar tanıyorum ama bir kez gördüğüm dediğim adam varsa, sevgilim varken kanka takılan ne kadar kanı bozuk varsa deli gibi arıyor,arattırıyor vede bıktırıyor..

hayatımın hiç bir evresinde bu kadar talep edildiğimi hatırlamıyorum..haa bundan memnun falanda değilim..çünkü egom hiç bir zaman düşük olmadı ki iltifatlarda etse sevmediğim bir adamsa cidden ruhum duymaz..aksine sinir olurum..


ben ölee iltifatlar edilsin egomu fezaya cıkarsın die birilerini hiç tutmadım etrafımda..ama vallahi kendimden şüphelenıyorum..mart erkek kedileri gibi koku falanmı bırakıyorum yahu...yalnızım aloooo ben yalnızımmm,şii duydunumuz mu cambazın sevgilisi yok falan die bölee yankı mı yapılıyor evrende acaba...

en son bombadan sonra yuh dedim zaten,o kadar hatırlamıyorum ki adını söylediği halde yaa pardon tanımıyorum dedim meğerse tanımam gerekıyormus hatta bırde kahve içmeliymişim ki aradaki kaybettığımızzamanı telafi edebilelimmiş..yuh leynnn....


işte bunlardan da sıkıldım...

he kanı bozuk olup kankayken aşık ayağı yapanları hiç yazmıyorum onlar sinir bozmanın yanında üzüyorlar birde..


yani işin kısası ben bu talep meselesini anlamadım,kış gelıyor amanda bir sevgilim olsun peşindemi acaba herkes...nedir yahu bu talep ..valla ben cadının ,dırdırcının,çirkinin çok konuşanın ve çekilmezin biriyim..bi gidin yahuuuu etrafta taş gibi boylu poslu-çıtı çıkmayan hatunlar var....


sıkıldım sıkıldım uçmak istiyorum....haftasonu bir kaçamak yapacağım sanırsam..keyfim yerine gelir mi dersiniz?