Salı, Temmuz 1

tarihi belli olmayan yazı 2

cumartesi sabaha karşı taksi köşeyi döndüğünde alkolün etkisinden kurtulup sokağa dikkat ettim son yıllarda belkide yollarında en çok kahkaha attığım tarihe geçecek espriler patlattığım yoldaydık.

**eski bir sürü yapının arasındaki yeni yapılmış binanın ne için yapıldığını merak etmiştik mesela bir gün ,4 kişi

** o köşede tamda en çok karnımızın açıktığı gün ,aslında ters yönde gittiğimiz halde bir araçla burun buruna gelmiştik ve ne yazıkki karşıdaki arabada ufak bir çizik vardı.aman allhım ne yalvarmıştık arabanın sahibi kadına bırakda kırıntıdaki cheeseburgerler ağlamasın bizi beklerken diye,4 kişi

**o sokaklardaki kedileri kovalamıştık.

**o sokağın sonundaki soldaki kıvrımdaki evde ne içmiş ne kızmış ne gülmüştük.

**o sokağın sonundaki evde küçük bir balkon vardır tek kişilik o balkonda mangal hayali kurmuştuk.

**ben her defasında o binanın daracık merdivenlerinden düşmekten korkmuştum.

**o binanın en üst katındaki o küçük evde ders çalışmıştık biz defalarca ve sonuçsuzca..

**o binanın en üst katındaki evde ne çok film izlemiştik.

**o binanın en üst katındaki evde en sevdiğimiz melek yaşardı..

bunların hepsi körkütük halimde, dans eden kızın arabasını park ettiği sokağı bulmak için bindiğimiz taksinin 'o köşeyi ' dönerken yaşadığımız 1-2 saniyede geldi aklıma..o köşe biraz daha uzun olsaydı ...

tarihi belli olmayan yazı

otelin yoğun kalabalığında yönetmek zorunda olduğum ekibe sahip çıkmak aynı zamanda da üzerimdeki minicik eteği toparlamak için çırpınıyordum.Aklımda artık kendı hayatıma dair hiç birşey yoktu.son 3 yıldır parça pinçik ettiğim erkek ırkı sefil birer yaratıktı. otelin giriş kısmındaki yoğunluğa gözüm takıldı birden, hayat aynı bu döner kapı gibiydi birini hayatınıza sokup aynı hızla alabiliyordu. son 7 senedir neler değişmişti hayatımda,kendimi herkesten uzak boğazı seyreden kanepelerin birinde buluverdim. geçen garsonlardan birine bi kahve söyledim sigaramı yaktım. bu şehir ne çok şey vermişti bana. belkide o yüzden kendi ormanımı özlemiyordum hiç.

yoğun bir gündü,,iki ay önce yine parçaladığım ırkdan birine sonsuzluğa uğurlamıştım.Onuda sevdiğimi sanmıştım yada kendimi sevmek için zorlamıştım ama daha öteye gidilemeden kalmıştı. ve şimdi lüx otelin katları arasında 3 günlük toplantımın bitmesini beklerken parçalamaktan çok yorulduğumu artık intikam diyebağıran deli ruhumun dinlenmeye ihtiyacı olduğunu hissediyordum. hayat yine tek başına olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşatıyordu. ama aklımı karıştıran mesaj sesi oldu. hayır dedim sen yasaksın sen olmazsın olmamalısın.zaten hissettiğim hiç birşeydi..hiç okumamış gibi kapattım mesajı..lanetttt iki dakika önce ne düşünüyordun deli karı şimdi ne oldu diye kendıkendıme seslı seslı bağırırken kat görevlilerine yakalandım.neyse boşver dedim egon için arkadaşını kullanmayacaksın...2 aydır bu mesajları görmezden geliyordum,yine gelebilirdim.bütün gün koşturdum.. aklımda ya mini eteğim vardı yada mesajların sahibi. Yuh artık dedim kendime yuh ..çalan telefon sesiyle roof taki kahve molam bitti. Toplantı bitmişti odama doğru giderken ,kendimi gönder tuşuna basarken buldum..Çağrıldığım yere gitmemiştim ama o mesajalrın sahibi benim olduğum yere gelebilirdi...

kapı çaldı karşımda körkütük sarhoş ama ayakta durmaya çalışan benim gülmekten en çok zevk aldığım adamdı..

saniyeler geçti...dakikalar ....belkide saatler..... biranda kendimi onu öperken buldum..

aradan 3 koca sene geçti,şimdi o oteli yıkıyorlar,125 numaralı oda ne olacak bilmiyorum..3 koca sene yaptığım o deliliğim meyvelerını yedım...
Döner kapıların her zaman hayatlarımıza soktuğu insanları çıkarmadığını sanarken bir anda yıllar önce yanılmadığımı gördüm..
sadece 3 yıl durabilmişti kapı..3 yıllığına erkek ırkını parça pinçik yapmaktan vazgeçiren kurbaa dev,son kez öpülüp hayal alemıne kayboldu...

şimdi düşündükçe sızlıyor sol yanım..hayatım yeşile boyanmadan önce nasıldı diye düşününce çıktı bunların hepsi.Onsuz son günü hatırlamaya çalıştım.Otel-Mini eteğim-boğaz keyfim kalmış aklımda..

1 temmuz

ı want to beyours like a sunshine...

kimseye değil bana kim kim diye sormayın.kurbaa mı diye hiç sormayın sinirleniyorum artık,kime olduğunu ben biliyorum başkasınında bilmesine gerek yok..buarada bazılarınızın yorumlarını yayımlıyorum dikkat ettiğiniz gibi.Ama isimsiz olarak kim yorm bırakıyorsa ona gıcık olmaya başladım..kardeşim hem soru soruyorsun hem kim olduğunu söylemiyorsun yok öyleee